İş hayatındaki en büyük şansım birlikte çalıştığım ekipler oldu. Çalışma hayatına ilk atıldığım zamandan beri karşılıklı güvene dayalı, sorunsuz iletişim kurabildiğim ve işinde başarılı çalışma arkadaşlarım oldu. Ekipler arasındaki bu uyum da ortaya başarılı işler çıkmasını sağladı. Bunu futboldaki kaleci/defans ilişkisine benzetiyorum. Kaleci ne kadar iyi olursa defans o kadar rahat oluyor. Defans ne kadar iyi olursa da kaleci o kadar rahat oluyor ve herkes işine daha çok konsantre olabiliyor.
Kariyerimin üç yıla yakın bir süresini harika bir ekiple birlikte bir hukuk bürosunda geçirdim. Bir bilgisayar mühendisi olarak hukuk bürosunda çalışmaya başlamam çevremdeki birçok kişiye garip gelmişti. Zaman geçtikçe bu tercihin aslında çok da garip olmadığı ve çağın gerekliliklerine uygun bir hareket olduğu anlaşıldı. Bu seçimin ne kadar isabetli olduğunu gösteren konulardan biri ise 2020 yılında Rekabet Kanununda (“Kanun”) yapılan değişiklik oldu.
Kanunda yapılan değişiklik sonrasında, Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından gerçekleştirilen yerinde incelemelerde, teşebbüsün sahip olduğu dijital verilerin incelenmesi konusunda yaşanan tartışmalar da son bulmuş oldu. İncelemenin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin detaylar ise aynı yılın ekim ayında yayınlanan bir kılavuzla kamuyla paylaşıldı. Kılavuzun yayınlanmasından hemen sonraki gün gerçekleşen bir yerinde incelemeye eşlik etmek ise bana nasip oldu.
O günden bu yana birçok yerinde incelemede müvekkillerimizi/müşterilerimize eşlik ettim. Bu incelemelerde en çok dikkat ettiğim konulardan birisi, raportörlerin gelişi itibariyle ilgili teşebbüs çalışanlarının hatalı bir davranışta bulunmasını engellemek en çok dikkat ettiğim konulardan birisi [A1] oldu. Ne demek istediğimi son bir haftada yayımlanan üç ayrı Kurum kararıyla paylaşmak istiyorum.
Kurumun yayımladığı kararlarda her üç teşebbüse de (incelemenin gerçekleştiği yıldan bir önce takvim yılına ait cirolarının cirosunun binde beşi oranında) idari para cezası verdiğini görüyoruz. Her üç kararın ortak noktalarından biri de söz konusu teşebbüslerin ne yazık ki daha soruşturma süreci devam ederken bir para cezasıyla karşı karşıya kalmış olmaları.
İlk kararın konusu, yerinde inceleme sırasında silinen e-postalar. E-postaların silinmesinin birçok farklı sebebi olabilir ama anlaşılacağı üzere yerinde inceleme başladıktan sonra gerçekleştirilen silme işlemi, idari para cezasıyla sonuçlanabilecek bir sürecin başlamasına sebep oluyor.
İkinci kararda karşımıza yine bir silme işlemi çıkıyor. Buradaki işlem Whatsapp üzerinde gerçekleştirilmiş. Mobil cihazlar, silinen verilerin geri getirilmesi açısından daha zor bir teknik yapıya sahip. Veri geri getirilemese bile silme işleminin tespiti için farklı yöntemler bulunuyor. Kurum personeli karara konu olan inceleme sürecinde durumu tespit edip kayıt altına almış.
Son kararda ise biraz daha farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Burada Kurumun, teşebbüs yöneticisi tarafından kullanılan bir cihazın inceleme kapsamına alınıp alınamayacağıyla ilgili bir tespiti bulunuyor. Dikkat çeken konu ise söz konusu cihazın kullanımının tespiti için; dolayısıyla yerinde inceleme kapsamına alınıp alınmayacağının belirlenebilmesi için BTK’dan bilgi talep edilmesi. Bu örnekte görüldüğü gibi, Kurum gerektiğinde çalışmalarında sadece teşebbüsün kendi sınırları içerisindeki verilere yer vermiyor, teşebbüse ait olması koşuluyla yurtdışındaki veriler, hatta kamu kuruluşları tarafından tutulan veriler de inceleme kapsamında dahil edilebiliyor.
Kanundaki değişiklik sonrasında (hatta belki de öncesinde) Kurum da gerçekleştireceği yerinde incelemeler konusunda kendini hazırladı. Dolayısıyla, yerinde inceleme sürecinde, karşınızda yaptığı işe hakim ve profesyonel bir ekip olduğunu dikkate almanızda yarar var.
Bu kararlardan anlaşılacağı üzere, teşebbüslerin soruşturma sonucundan bağımsız olarak ciddi bir para cezasına maruz kalma ihtimali var. Belki her gün yüzlerce kere tekrarladığımız bir işlem olan e-posta silmek, içeriğinin uygun olmadığını düşündüğümüz bir Whatsapp mesajını silmek, raportörlerin inceleme talebini geri çevirmek, hatta bu talebi karşılarken yavaş davranmak bile cezaya konu olabilir. İdari para cezası konusunda teşebbüslerin itirazda bulunması ve cezanın yargı kanalıyla iptal edilmesi tabi ki ihtimal dahilinde.
En çok dikkat ettiğim konulardan birisinin teşebbüs çalışanlarının hatalı bir davranışta bulunmasını engellemek olduğunu belirtmiştim. Tabii ki günün sonunda teşebbüs dışından danışmanlar olarak yapabileceklerimizin bir sınırı bulunuyor. Olay öncesi hazırlık yapmak çok büyük önem taşıyor. İçinde bulunduğum benzer süreçlere dayanarak, çalışanlara Rekabet Kanunu hakkında eğitim vererek ve şirketler içinde rekabet kural ve prensiplerine ilişkin belirli bir farkındalık seviyesine ulaşılarak Kanun kapsamında kusurlu olarak değerlendirilebilecek birçok davranışın önüne geçmenin mümkün olduğunu söyleyebilirim.
Şirketlerin faaliyet alanlarına bağlı olarak çok farklı konularda uzmanlığa ihtiyacı olabiliyor. Tüm ihtiyaçlar için kalıcı istihdam sağlanabileceği gibi bazı konulardaki ihtiyaçlar süreli/sürekli danışmanlıkla çözülebilir. Konuyla ilgili ihtiyaçlarınız için memnuniyetle kaleciniz veya defansınız olabiliriz. Bize maçın yerini ve saatini söylemeniz yeterli.