[4] Yukarıda yer alan şekilde, Türkiye mukimi (A) Kurumu ve gerçek kişi (D)’nin, (C) Kurumuna toplam iştirak oranı %50 olduğundan (C) Kurumu, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde KEYK olarak değerlendirilecektir.
2.2 Gayrisafi hasılatının %25 veya fazlasının pasif nitelikli gelirlerden oluşması
KVK 7/1(a)’ya göre iştirakin toplam gayrisafî hasılatının % 25 veya fazlasının faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi gelirler pasif nitelikli gelir olarak tanımlanmıştır.
Ayrıca, kanun hükmünden, “faaliyet ile orantılı sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyeti” ifadesinden faaliyetin gerektirdiği büyüklükte sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı yapılmadan ve sadece karın düşük vergili ülkede bırakılması amacıyla yapılandırılan bir alım-satım faaliyetinin de aktif gelir olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır.[5]
2.3 KEYK’nın %10'dan az vergi yükü taşıması
KVK'nın 5/1(b) maddesine göre vergi yükü, yurt dışındaki iştirakin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kar payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil olmak üzere, toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, %10‘luk azami vergi yükünden kasıt efektif vergi yüküdür. Bu nedenle, vergi yükü bir dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilecektir.
2.4 Gayri safi hasılatı 100.000 TL karşılığı yabancı parayı geçmesi
Yurt dışında mukim iştirakin KEYK olarak değerlendirilebilmesi için ilgili yılda gayrisafi hasılat tutarının 100.000 TL karşılığı yabancı paranın üzerinde olması gerekmektedir. Yurt dışında mukim iştirakin kazancının, Türkiye’deki ana şirketin hesaplarına dahil edilmesi sırasında, iştirakin ilgili hesap döneminin son gününde geçerli olan T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru esas alınarak yabancı para cinsinden olan hasılatın TL’ye çevrilmesi gerekecektir.
3. KEYK yaklaşımları
3.1. Kurumlar vergisi matrahına dahil edilecek KEYK kazancı
Tebliğ’e göre KEYK şartlarının sağlanması durumunda yurt dışı kurum kazancından Türkiye’deki şirkete isabet edecek tutarı hesaplamak için ilgili hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte sahip olunan en yüksek iştirak oranı dikkate alınacaktır ve yurt dışındaki iştirakin elde etmiş olduğu kar, iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren hesap dönemi itibarıyla Türkiye’deki şirketin vergi matrahına hisseleri oranında dahil edilecektir. Diğer bir ifade ile, iştirak oranının ilgili dönem sonunda %50’den aşağı olması, yurt dışı iştirak kazancının Türkiye’de vergilenmemesi için yeterli olmayacaktır. Ancak, ilgili vergilendirme dönemi içerisinde %50’den daha fazla iştirak oranı olmuş olsa dahi hesap döneminin kapanmasından önce herhangi bir tarihte hisselerin tamamının elden çıkarılması durumunda (muvazaa olmaksızın) vergileme şartı gerçekleşmemiş olacaktır.
3.2. KEYK bünyesindeki zararlar
KEYK’nın geçmiş yıl zararları nedeniyle dağıtılabilir bir karının olmaması durumunda Türkiye’de vergilendirilecek bir kazançtan söz edilemeyecektir. Söz konusu KEYK zararları, iştirakin sonraki yıl kazancının belirlenmesinde indirim konusu yapılabilecektir; ancak söz konusu kuruma iştirak eden Türkiye’de mukim kurumların kazançlarının tespitinde dikkate alınmayacaktır.
3.3. Yurt dışında ödenen vergiler
KVK’nın 33. maddesine göre, yurt dışında ödenen vergilerin Türkiye’de mahsubu mümkündür. KEYK olarak kabul edilen yurt dışındaki iştirakin ödemiş olduğu gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergiler, söz konusu iştirakin Türkiye'de vergilendirilecek kazancı üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Mahsuba esas alınacak verginin KEYK’nın bulunduğu ülkede ödenen vergi olması şarttır. Diğer bir deyişle, KEYK’nin bulunduğu ülke dışındaki ülkelerde ödemiş olduğu gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin, söz konusu iştirakin Türkiye'de vergilendirilecek kazancı üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilemeyecektir.
3.4. KEYK’nın kar payı dağıtması halinde vergileme
Türkiye’de vergilendirilen iştirak kazancının, KEYK tarafından sonradan ortaklarına dağıtılması durumunda, daha önce vergilendirilen kazanca isabet eden kar payları tekrar Türkiye’de vergiye tabi tutulmayacaktır. Yurt dışı iştirak tarafından Türkiye’de vergiye tutulmuş olan kazançtan daha fazla kar payı dağıtması durumunda, sadece vergilendirilmemiş kısımlar vergiye tabi olacaktır. Bu sayede çifte vergilendirme önlenmiş olacaktır.
3.5. İştirakin bulunduğu ülke ile Türkiye arasında ÇVÖA bulunması
Türkiye’nin taraf olduğu ÇVÖA’lar, Türkiye'nin yerel mevzuatında yer alan KEYK kazancı hükümlerine göre Türkiye mukimlerini vergileme hakkını sınırlandırmamaktadır. Bu doğrultuda yurt dışında mukim bir şirket tarafından Türkiye’deki bir şirkete kar payı dağıtılması (veya dağıtılmaması) durumunda yine yerel KEYK hükümleri uygulanacaktır.
ÇVÖA’lara göre çifte vergilendirme “istisna” ve “mahsup” yöntemleriyle önlenebilmektedir. Mahsup yönteminin geçerli olduğu anlaşmalarda ilgili ülkeler tarafından daha önce KEYK kapsamında vergilendirilen yurt dışında iştirak edilen kurum tarafından kar payı dağıtılması ve dağıtılan kar payının aynı ülke tarafından vergilendirilmesi durumunda, iştirakin bulunduğu ülke ile Türkiye arasındaki ÇVÖA hükümleri ile KVK’nın 33. maddesi hükümleri çerçevesinde mahsup işlemi yerine getirilecektir. Mahsup sonrasında kalan bir tutar olması durumunda, daha önce KEYK kazancı olarak vergilendirilen kazanç üzerinden ödenen verginin söz konusu kar payına atfedilen kısmının da kalan tutar üzerinden mahsup edilmesi gerekmektedir. Kar payının Türkiye’ye getirilmesi durumunda mahsup edilemeyen kısım iade edilebilecektir.[6]
Türkiye’nin taraf olduğu bazı ÇVÖA’larda (örneğin Hollanda), Türkiye mukimi şirketlerin yurt dışındaki iştiraklerinden elde edileceği kar payları Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Böyle bir durumda, KEYK kazancı hükümlerine göre vergilendirilen kazanç üzerinden ödenen vergiden, dağıtılan kar payı tutarına isabet eden kısım ilgili tam mükellef şirkete iade edilebilecektir.
Örneğin, KEYK olarak değerlendirilen bir Hollandalı şirkete iştirak eden Türk şirketin KEYK kazancı, zarar mahsubu dahil giderler düşüldükten ve istisnalar düşülmeden önceki vergi öncesi kurum kazancı olarak Türkiye’deki şirketin kurumlar vergisi ile geçici vergi matrahlarına eklenerek vergilendirilecektir. Sonrasında KEYK kapsamında vergilendirilen kazancın Türk şirketine dağıtılması durumunda, ÇVÖA’nın 23. maddesi uyarınca kar payları için istisna yöntemi öngörüldüğünden, KEYK kazancının daha önce vergilendirilmesi nedeniyle bu kar payına isabet eden vergi tutarı söz konusu karın Türkiye’ye getirildiği dönemde iade edilebilecektir.
Bununla birlikte, halihazırda taslak kanun olarak mecliste onayda olan Çok Taraflı Anlaşma’nın (“MLI”) mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda Hollanda – Türkiye ÇVÖA üzerinde etkisi olacağını belirmek de faydalı olacaktır.
4. Son dönemdeki gelişmeler
OECD 20 Aralık 2021’de, OECD/G20 BEPS kapsamında onaylanan Global Anti-Base Erosion (“GloBE”, “Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme”) olarak adlandırılan iki kuraldan oluşan ve koşulları sağlayan çok uluslu şirketler için faaliyette bulundukları her ülkede elde edilen gelirler üzerinden %15’lik asgari kurumlar vergisine tabi olmalarını sağlayacak “Küresel Asgari Vergiye İlişkin Model Kuralları” yayımlamıştır. Bunu takiben AB Komisyonu söz konusu model kuralların AB üye ülkeleri arasında istikrarlı ve uyumlu olarak uygulanması için 22 Aralık 2021 tarihinde konuya ilişkin olarak bir taslak direktif yayımlamıştır.
AB Komisyonuna göre GloBE kuralları ile AB Vergiden Kaçınma Direktifi (“ATAD”) çerçevesinde düzenlenen KEYK kuralları aynı doğrultuda uygulanacaktır. Dolayısıyla mevcut durumda prensipte öncelikle yine KEYK kuralları uygulanacaktır. Ancak Globe kuralları ile KEYK kapsamındaki gelişmelerin yakından takip edilmesi; şirketlerin aksiyon planlarını söz konusu gelişmelere göre gözden geçirmesi gerekmektedir.
Türk mevzuatında yer alan KEYK uygulamasının özelliklerine baktığımızda ise, her bir hissedarın sahip olduğu iştirak oranından ziyade toplam iştirak oranına odaklanılması, KEYK kapsamında vergilendirilecek gelirde aktif/pasif gelir ayrımının yapılmaması, KEYK’nın bulunduğu ülkenin özelliklerini (vergi rejimi, ÇVÖA olup olmadığı vb.) dikkate almaması açısından diğer ülke uygulamalarına kıyasla kapsamlı KEYK rejimlerinden biridir.
Öte yandan halihazırda taslak kanun olarak TBMM’ye (Türkiye Büyük Millet Meclisi) onaya sunulan Çok Taraflı Anlaşma’nın mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkin olarak Türkiye’nin benimsediği mahsup sisteminin KEYK düzenlemelerine de etkisi olabilecektir. Örneğin mevcut düzenlemeler çerçevesinde yurtdışında mukim bir iştirak Türkiye KEYK düzenlemeleri kapsamına değerlendirilse dahi, Türkiye’nin imzaladığı bazı ÇVÖA çerçevesinde bu iştirakten elde edilecek temettü gelirinin Türkiye’de istisna tutularak ilave vergi yükü ortaya çıkmaksızın getirilmesi (ve KEYK düzenlemelerine uyum sağlanması) mümkün olabilmekteyken, Çok Taraflı Anlaşma çerçevesinde mahsup yönteminin benimsenmesiyle artık Türkiye’de kurumlar vergisine tabi olma durumu gündeme gelebilecektir. Böyle bir durumda, KEYK’in oluşmasına sebep olan durumun ve tüm kurgunun; elde edilen gelirin kaynak ülkelerde vergilendirmeye tabi tutulup tutulmadığının; efektif vergi yükünün tespitinde doğrudan ve dolaylı iştirakler nezdinde ödenen vergilerin dikkate alınması gibi durumların değerlendirilmesi önem arz edebilecek olup, çifte vergilendirmenin önlenebilmesi adına lokal mevzuatta bu yönde bir düzenlemelerin yapılması beklenebilecektir.
[1] Hollanda yerel mevzuatına göre, KEYK gerçek bir ekonomik faaliyet (“genuine economic activity”) yürütüyorsa, KEYK rejimi uygulanmaz. Ancak, 1 Ocak 2020'den itibaren geçerli olmak üzere, bir şirketin gerçek bir ekonomik faaliyet yürütmesi KEYK kapsamında istisna tutulmasını sağlamayacaktır, vergi müfettişleri bu tür faaliyetlerin asıl amacının KEYK rejiminde yer alan istisna kapsamına girmek olduğunu iddia edebilmektedir. İlgili şirket, KEYK rejiminden kaçınmayı amaçlamayan gerçek bir ekonomik faaliyet gerçekleştirdiklerini kanıtlama fırsatına sahiptir.
[2] Kurumlar Vergisi Kanunu Md. 7/(1)
[3] 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
[4] 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
[5] Serdar Altay, “Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu Hükümleri Işığında ‘’ Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancı ‘’ Kavramı”, Vergide Gündem, Aralık 2016.
[6] KEYK müessesesinin ÇVÖA’lar karşısındaki durumu konusunda, bkz. 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği, 7.6. bölümü