Enflasyonun vergi tarifelerine etkisi
Dünya Bankası’nın 16 Ekim 2022’de gerçekleştirdiği “Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Vergilendirme” semineri duyurusundaki “tüketimlerinin oldukça büyük bir kısmını oluşturan gıda ve enerji fiyatlarındaki yüksek enflasyon kaynaklı orantısız artışlar, nominal gelirleri buna ayak uyduramayan yoksullar üstünde aşırı bir baskı oluşturmaktadır” ifade, enflasyonun en çokta düşük gelir sahiplerini etkilediğini bir kez daha gösteriyor.
Bu durum karşısında gelir sahipleri korumasız mı?
Vergi sistemlerinde bu olumsuzluğu gidermek için “tarife güncellemeleri, oran değişiklikleri ve istisnalar” gibi mekanizmalar yer alır. Ancak bu mekanizmalar her zaman geriden geldiği için kaybın kavranması gecikir.
Türk vergi sisteminde de enflasyonun olumsuzluklarına karşı önlemlerin başında “yeniden değerleme” uygulaması gelir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 414’üncü maddesindeki yetki hükmü ve mükerrer 298/B maddesine göre bu oranı; yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dâhil) bir önceki yılın aynı dönemine göre TÜİK Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde ortaya çıkan ortalama fiyat artış oranı olarak Resmî Gazete ile ilan eder.
Yeniden değerleme oranı, VUK’nundaki “maktu hadler ile asgari ve azami tutarları belirtilmiş olan para ile ödenecek cezalar”, Gelir Vergisi Kanunu’ndaki “maktu had ve tutarlar” (vergi istisna ve muafiyet hadleri, vergi tarifesindeki gelir dilim tutarları, vergiye uyumlu mükellef indirimi), Kurumlar Vergisi Kanunundaki “indirimli kurumlar vergisi yatırıma katkı tutarı” ile diğer kanunlardaki (özel tüketim vergisi, emlak vergisi, damga vergisi, harçlar kanunu, veraset ve intikal vergileri, motorlu taşıt vergileri, trafik cezaları gibi) had ve tutarların izleyen yıllarda artırılmasında kullanılan bir mekanizmadır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 123’üncü maddesiyle de, yeniden değerleme oranında artırılarak belirlenen had ve tutarları, %50’sine kadar artırma veya indirme konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmiştir.
2022 yeniden değerleme oranı
2022/Ekim ayı ile 2021/ Ekim ayı Yİ-ÜFE endeks artış oranı %122,93 olarak hesaplandığından, 2022 yılı oranının %122,93 olarak açıklanması beklenmekte ve 2023 yılında vergi mevzuatındaki “maktu had ve tutarların” bu oranda artırılması beklenmektedir.
Bu oranda yapılacak artışlar nereden bakıldığına göre değişir. Artışlar bazen fazla, bazı durumlarda az değerlendirilebilir. Özellikle “gıda, eğitim ve enerji” gibi mal ve hizmetlerdeki yüksek fiyat artışları karşısında “nominal gelirleri” bu oranda artmayan gelir sahipleri (özellikle bağımlı çalışanlar) için gelir vergisi tarifesinde bu orandaki bir artış bile yeterli olmayabiliyor.
Neden mi? Çünkü yüksek oranlara varan enflasyonist ortamlarda “ tarife kayması” ve bu tür düzenlemelerin “geriden gelmesi” ortaya çıkar.
Tarife kayması nedir?
Enflasyon, vergi literatürüne “tarife kayması” veya “üst tarifeye kayma” terimini kazandırmıştır. Tarife kayması, enflasyon nedeniyle vergiye tabi gelirin yüksek vergi dilimlerine geçmesi veya kayması olarak açıklanabilir. Tarife kayması, sonucunda kişilerin vergi yükü daha da yükselir. Çünkü enflasyon nedeniyle işverenlerin çalışanlarının ücretlerine gerek çalışanlarına destek ve beşeri sermayeyi korumak gerekse asgari ücretteki artışın diğer çalışan ücretlerinde yarattığı artışlar, “çalışanların ücret gelirlerinin vergi tarifesinin yüksek oranlı gelir vergisi dilimlerine” itme ile sonuçlanır. Tarife kayması ile vergi tarifesinin gelir dilimlerindeki tutarlar, gelir sahiplerinin satın alma gücündeki değişikliklere uyum sağlamada gecikme ve kişilerin enflasyonla kıyaslandığında sabit kalan gelirlerinin yüksek oranlarda vergilenmesine neden olur.
Bu yüzden enflasyon, “sinsi vergi” veya “gizli vergi” olarak adlandırılır. Bunun sonucunda enflasyonist dönemlerde hükümetlerin vergi gelirlerinde artış görülür. Vergi gelirlerindeki artışına somut örneği Türkiye’nin Ocak –Eylül 2022 bütçe vergi gerçekleşmelerinde görülebilir.