Teknolojik gelişmelerin her geçen gün ivmelenerek artması ve günlük yaşamımıza entegre olmasının yanı sıra ticari hayatın en önemli unsurlarından olan finans sektörüne de yön vermesiyle beraber finansal teknoloji (FinTek) kavramı hayatımıza girdi.
Finansal İstikrar Kurulu (Financial Stability Board) FinTek kavramını "finansal sektörde yeni iş modelleri, uygulamalar, süreç ve ürünler oluşturabilecek ve dolayısıyla finansal yasalar üzerinde önemli maddi etki yaratacak teknoloji destekli inovasyon" olarak tanımlıyor. Ancak mevcut koşullarda, FinTek şirketleri için genel bir tanım yapılmasının doğru olmayacağı görüşündeyiz. Nitekim FinTek sektörü oyuncuları, tüketicilerin ve sektörün ihtiyaçlarına göre şekillenmekte olup geniş bir faaliyet alanına sahipler. Bu durum ise FinTek için tüm sektörler tarafından kabul edilen bir tanım yapılmasını zorlaştırıyor. FinTek kavramının tanımlanmasını zorlaştıran etkenlerin, FinTek alanında hukuki düzenlemelerin getirilmesini de zorlaştırdığını söyleyebiliriz. Her ne kadar bazı adımlar atılmış olsa da bu alanda da uygulamanın, tıpkı blok zincir teknolojisi ve kripto paralarda veya iklim değişikliğine uyum konularında olduğu gibi, hukuktan önde koştuğunu görüyoruz. Hukukumuzda hem FinTek şirketleri hem de tüketici nezdinde tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen kapsamlı ve yerleşik bir mevzuat altyapısı henüz oluşturulmuş değil.
Hukukumuzda FinTek ekosistemi
FinTek şirketlerinin esasen banka, sigorta şirketleri ve diğer finansal kurumlar ile iç içe geçmiş yapısı, FinTek faaliyetlerinin regülatif olarak yerinin belirlenmesi açısından önem arz ediyor.
Her ne kadar FinTek şirketlerinin geleneksel bankacılık işlemlerinden doğmuş oldukları varsayılsa da FinTek ekosistemi, kendi içerisinde farklı katman ve boyutlara sahip bir yapıdadır. Dolayısıyla, FinTek için henüz doktrinsel anlamda net bir tanımının yapılamamasına bağlı olarak, FinTek şirketlerinin çoğu durumda düzenleyici ve denetleyici otorite konumunda bulunan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) düzenlemelerinin öngördüğü faaliyet lisansı yükümlülüklerine tâbi olmaksızın faaliyet gösterdiği gözlemleniyor.
FinTek şirketlerinin, uygulamada genellikle finansman/kredi kuruluşuyla tüketici veya tacir sıfatını haiz kullanıcı arasında köprü görevi gören ve birtakım finansal çözüm ve kolaylıklar sunan “platform sağlayıcı” olarak faaliyet gösterdiğinden bahsedilebilir. Bu tarzda faaliyet gösteren FinTek şirketleri, banka ve sigorta şirketlerinin destek hizmet sağlayıcısı niteliğine sahiptir. Böylelikle, FinTek şirketlerinin de iş ortağı veya müşterisi niteliğinde olan banka ve sigorta şirketlerinin denetimine açık olmaları ve mevzuatta öngörülen belli kriterleri sürdürülebilir şekilde sağlamaları gerekiyor. Bu nedenle, her ne kadar doğrudan lisanslamaya tâbi olmasalar dahi, FinTek şirketleri dolaylı olarak finansal regülasyonlardan etkilenir. FinTek şirketlerinin esasen gri bir regülatif düzende faaliyetlerini yürüttükleri ve bu durumun da uyum gereksinimi bulunan hususları tespit etmek için çalışan hukuk ve uyum departmanlarını en çok zorlayan konuların başında geldiği söylenebilir.
Öte yandan hem yasama faaliyetlerinde hem de düzenleyici kurumların attığı adımlarda, FinTek alanındaki hukuki boşluğun giderilmesi konusunda hem uluslararası hem de yerel çapta çalışmalar yürütüldüğü görülüyor. TCMB’nin Mayıs 2019 tarihli raporunda, finansal teknolojiler alanındaki hızlı gelişimin finansal istikrara yönelik etkilerinin yakından takip edilmesi ve olası risklerin belirlenmesi gerektiğine yer verilmiş, ülkemizdeki düzenleyici ve denetleyici otoritelerin de FinTek alanında gerekli çalışmaları ve düzenlemeleri yapacağı belirtilmişti. Bu noktada; TCMB tarafından çeşitli adımlar atıldığını ve “QR kod” olarak bilinen karekodlara ilişkin TR Karekod Yönetmeliğin Ağustos 2020’de, Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmeliğin ise 1 Mayıs 2021 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yayımlandığını belirtmek isteriz.
Benzer şekilde, Rekabet Kurumu’nun Aralık 2021 tarihli raporu da, FinTek olarak isimlendirilen dönüşümün kanun koyucu ve sektörün düzenleyici otoritelerinin olduğu kadar rekabet otoritelerinin de çeşitli inisiyatifler almasını zorunlu kıldığını belirtiyor.
Temmuz 2019'da TBMM’ye sunulan 11. Kalkınma Planı ile yakın gelecekte FinTek alanında Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlanmasını, fiziki belgelerin ve ıslak imzanın azaltılmasını, finansal piyasalara ilişkin düzenleyici ve denetleyici kuruluşların, düzenleme ve denetleme etkinliğini artırmak üzere Türkiye Finansal Hizmetler Kurulu çatısı altında toplanması gibi FinTek hizmetlerinin ülkemizde desteklendiğini gösteren birçok gelişme öngörülmüştür. Bu doğrultuda, yurt içi ve yurt dışı siyasi ve ekonomik gelişmeler çerçevesinde, Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) ve 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı esas alınarak 12 Mart 2021 tarihli Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı’nda ekonomi reform programı paketinde FinTek sektörünü ilgilendiren pek çok hususa yer verilmiştir.
FinTek alanındaki hukuki boşluk ve etkileri
Yukarıda bahsedilen çalışmaların ve planlamaların, FinTek şirketlerinin hukuki olarak tartışmaya açık ve zayıf yönlerini ivedilikle ortadan kaldırarak şirketlerin günümüz teknolojisinden daha da verimli bir şekilde faydalanmasını sağlayacağı şüphesizdir. Öte yandan, FinTek şirketlerinin her ne kadar toplumun her kesimini finans ile buluşturmak ve finansal işlemleri pratik bir şekilde gerçekleştirmek gibi faydaları bulunsa da tartışmaya açık yönleri olduğu da bir gerçektir. Şöyle ki; teknoloji ve bilişim madalyonunun bir diğer yüzü olan siber suçların, FinTek uygulamaları kapsamında da karşımıza çıkan ilk tartışma konusu olduğu söylenebilir. Bununla beraber, FinTek kavramının herkesçe kabul edilmiş bir tanımı olmaması ve özellikle FinTek şirketlerinin kuruluş aşaması başta olmak üzere özel kanunlarda düzenlenmiş açık hüküm ve yükümlülüklerin bulunmaması, hukuki yönden FinTek sektöründeki oyuncular hakkında tartışmaya açık olması da bir diğer konudur. Bu durum, FinTek uygulamaları arasında farklılık olması ve FinTek metotları arasında belli bir standart sağlanamaması sonucunu beraberinde getirdi. Bu alanda pozitif bir düzenleme bulunmamasının bir diğer sonucu ise, karmaşık finansal ürünler ve verilerle uygulama alanı bulan FinTek sektörüne ortalama bir vatandaşın kolayca ulaşma ve yatırım yapma imkânı bulması neticesinde meydana geliyor. Böylece, FinTek şirketlerinin gerekli denetleme süreçlerinden geçmeden faaliyetlerine başlaması, platformu kullanan yatırımcıların gerektiği şekilde bilgilendirilmemesi ve yasal boşluklardan veya düzenleyici/denetleyici kuruluşların ihmalinden dolayı tüketicilerin zarara uğrama ihtimali oluşuyor.
Sonuç olarak, sayılan zaafiyetlerin, yasama ve yürütme organları tarafından çalışmaların detaylandırılması ve geliştirilmesi ile ortaya konulacak regülasyonlar sayesinde ortadan kaldırılabileceğini ve FinTek ekosisteminin sayısız olumlu yönünden şüpheye ve güvensizliğe yer olmaksızın fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz.
*Efe Zengin'in Fintechtime dergisi için hazırladığı yazıdan alınmıştır.