6 dakika okuma süresi 9 Mar 2021
Katlı bina ve içerde büyüyen bitkiler

ESG performansı yatırımcılar için neden önem kazanıyor?

Salgın sonrası yatırım ortamı çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) beyanlarına daha fazla değer verilmesine yönelik düzenleniyor.

Özet

  • COVID-19 salgını ESG konularının önemini pekiştirdi ve daha kapsayıcı bir kapitalizme geçişi hızlandırdı.
  • Yatırımcılar giderek ESG üzerinde iyi performans gösteren şirketlerin daha az riskli, uzun vadede daha iyi konumlandırılmış ve belirsizlik için daha iyi hazırlanmış olduğuna inanıyor.
  • Kendilerini paydaş kapitalizm gündemine uyarlayan şirketler, her zamanki gibi işe dönmeye çalışan şirketlere göre rekabet avantajı sağlayabilirler.

Son yıllarda paydaş kapitalizmi kavramı ve uzun vadeli değer yaratmanın öneminin kabul edilmesine yönelik destek artıyor. Bazılarına şaşırtıcı gelse de COVID-19 salgınından kaynaklanan ekonomik baskılara rağmen bu konudaki güçlü kararlılık devam ediyor.

Paydaş kapitalizmi, şirketlerin hissedarlarına getiri sağlamanın ötesine geçen bir sorumluluğa sahip olduğu inancına dayanan bir felsefedir. Bu, şirketlerin toplum ve çevre üzerindeki etkilerinin dikkatli ve duyarlı olması gerektiğine işaret eder. Buna şunlar dahildir: Çalışanlar için güvenli işler yaratmak, sürdürülebilir uygulamaları benimsemek, müşterilere sadakatle hizmet vermek, uzun vadeli tedarikçi ilişkileri geliştirmek, adil vergiler ödemek veya operasyonların çevresel ayak izini en aza indirmek için çalışmak.

Kapsayıcı kapitalizmin bu biçimi yeni değil — 1950'lerde ve 1960'larda popülerdi — ancak şimdi iklim değişikliği, çeşitlilik ve insan hakları gibi ESG konularıyla yakından bağlantılı olarak geri dönüyor. Saf hissedar kapitalizminden uzaklaşmanın COVID-19 öncesi örnekleri şunlardı: Dünya Ekonomik Forumu'ndan (WEF) Davos Manifestosu , Business Roundtable'ın  Bir Şirketin Amacı Bildirisive EY ve Kapsayıcı Kapitalizm Koalisyonu tarafından oluşturulan  Kapsayıcı Kapitalizm için Embankment Projesi. 

ESG ve uzun vadeli iyileşme

COVID-19 salgınına acil müdahale gereksinimi ve birçok şirketin varoluşsal bir krizle karşı karşıya kalması nedeniyle ESG sorunlarından uzaklaşılacağından korkuluyordu. Ancak, birçok açıdan, tam tersi oldu. Görünüşe göre COVID-19 salgını daha anlamlı ve kapsayıcı bir kapitalizme geçişi hızlandırdı. Birçok kuruluş hayatta kalma derdinde olsa da ESG konuları dayanıklılık ve uzun vadeli iyileşme için kritik önemini ve vazgeçilmezliğini sürdüreceğe benziyor.

İşletmeler ekonomik risk ve önemli  eğilimleritartıştıklarında ve iklim değişikliği ve salgınlar gibi belirli tehditleri göz önüne aldıklarında, ancak bu risklerin kısa vadede onları etkileyeceğine inanırlarsa karar alıp eyleme geçmeye eğilimlidirler. Artık bu risklerden biri gerçekliğe dönüştüğüne göre, bu değişebilir.

Bu yaklaşım değişikliğine teşvik eksik değil. Sosyal sorunlar (ESG'nin "S"si) öne çıkarken ağırlıklı olarak toplumdan gelen baskı artıyor. COVID-19 salgını sırasında çalışanlarına ve tedarikçilerine iyi davranan şirketler büyük olasılıkla kurumsal itibarlarını artırmış ve potansiyel olarak daha fazla iş kazanmıştır.

Ancak bazı şirketler, ekonomi düşüşe geçmeye başlayınca beyan ettikleri amaçlarını terk ettiler. Bu tür eylemler onlara olan güveni aşındırmış ve itibarlarına zarar vermiş olabilir. Eylemleri potansiyel müşteriler tarafından ileride hatırlanabilir ve uzun süre çalışanların zihninde yankılanabilir. Değerlerinin arkasında durmayan şirketlerin işlerini kaybetmesi muhtemeldir ve ekonomi tekrar yükselişe geçtiğinde en yetenekli çalışanları başka yerlere bakıyor olabilir.

COVID-19 salgınına acil müdahale ile ve varoluşsal bir krizle karşı karşıya olan birçok şirketin ESG konularından uzaklaşacağından korkuluyordu. Ancak, birçok açıdan tam tersi oldu.

Hükümetlerden de baskı geliyor. Hükümetlerin birçok ülkede COVID-19'a verdiği yanıtlar, sıfır karbon ekonomisine geçişin hızlandırılmasını hedefleyen “yeşil çıktılara” bağlı büyük teşvik paketleri içeriyor.

Daha başka, hedefe yönelik hükümet müdahaleleri de oldu. Avrupa Komisyonu'nun bloğun COVID-19 salgınından kurtulmasına yardımcı olmak için teklif ettiği 750 milyar €'luk fon iklim değişikliğinin hafifletilmesi için %25'inin bir kenara ayrılması şartını da beraberinde getirdi.

1

Şirketlerin kendilerinden de baskı geliyor. WEF'in son teknik dokümanı  Paydaş Kapitalizminin Ölçümü: Ortak Ölçümlere ve Sürdürülebilir Değer Yaratmanın Tutarlı Raporlanmasına Doğru'nun, faaliyet raporlarında yayınlamak üzere bir dizi evrensel ESG ölçüm standardı önerisi buna iyi bir örnektir. Ölçüm standartları, WEF'nin önde gelen CEO'larının oluşturduğu Uluslararası İş Konseyi (IBC) ile profesyonel hizmet şirketleri tarafından birlikte hazırlandı.

Diğer bir örnek ise Build Back Better hareketi; CEO'lardan oluşan bu koalisyon, yayınladıkları açık mektupta (pdf) gelecek kuşaklar için toplumu, gezegeni ve hissedarları canlandırıcı bir COVID-19 sonrası küresel ekonomi yaratmaya çağrıda bulundular. CEO'lar, mevcut kamu, özel ve kar amacı gütmeyen sektörlere eklenmek üzere dördüncü bir sektör olarak "önce amaç" şirketlerini teşvik etmek istiyorlar.

Yatırımcı baskısı

Ancak, en fazla artan baskı, dikkatlerini ESG konuları ve paydaş kapitalizmine odaklayan yatırımcılardan geliyor. Varlık yönetimi şirketi BlackRock'un CEO'su Larry Fink, yakın zamanda CEO'lara hitaben yayınladığı bir mektupta, gelecekte kazananın tüm paydaşlarını odaklarına alan şirketler olacağını belirtti. Yakın bir süre önce ise paydaş kapitalizmin daha da önemli hale geleceğini söyledi.

ESG konularının yatırımcılar için artan önemi, yayınlanan son  2020 EY İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri (CCaSS) Kurumsal Yatırımcı anketindegörülebilir.  Ankete katılan ve ESG değerlendirmesi yapan %98 yatırımcının %72'si yapılandırılmış ESG performansı incelemesi yaparken iki yıl önce yapılan ankette bu oranın sadece %32 olduğu ortaya çıktı. Dahası, şu anda gayri resmi bir yaklaşım kullananların çoğu (%39), daha titiz bir rejime geçmeyi planlıyor.

Kurumsal yatırımcılar portföylerini daha iyi bir ESG performansına yönelik düzenliyorlar. Bu, “sorumlu fonlara” odaklanmaktan farklı bir yaklaşıma işaret ediyor ve bunun yerine ESG konularını tüm yatırımların performans esası olarak görüyor.

Yapılandırılmış ESG performansı incelemeleri

%72

ankete katılan ve yapılandırılmış ESG değerlendirmesi yapan yatırımcıların iki yıl önceki %32 ile karşılaştırması.

Raporda, bir kurumsal yatırımcı, ABN AMRO'dan Vincent Triesschijn, birçok yatırımcının görüşlerini özetliyor. “ESG'de iyi performans gösteren şirketlerin genellikle daha az riskli olduğuna, uzun vadede daha iyi konumlandırılmış ve belirsizlik için muhtemelen daha iyi hazırlanmış olduklarına inanıyoruz” diyor.

 2018 anketindenelde edilen sonuçlarla karşılaştırıldığında, yatırım kararları alınırken finansal olmayan performans artık daha sık değerlendiriliyor. Ankete katılan 10 yatırımcıdan 9'u, son 12 ay içindeki yatırım kararlarında finansal olmayan performansın önemli bir rol oynadığını söylüyor.

Anket bulgularına baktığımızda, ESG performansına odaklanmanın COVID-19 sonrası dünyada başarı için büyük olasılıkla kritik önem taşıyacağı açıktır. COVID-19 salgını, bizi sürdürülebilir bir geleceğe yönlenme ihtiyacından alıkoymak yerine bu zorunluluğun pekiştirilmesine yardımcı oldu. COVID-19 salgını, karbon emisyonunda önemli ölçüde azalmanın ve hızlı davranış değişikliklerinin mümkün olabileceğini kanıtladı.

Karbondan arındırılmış bir geleceğe geçiş, şirketlerin, ekonominin ve bir bütün olarak gezegenin uzun vadeli dayanıklılığı açısından kritik öneme sahip. Güçlü ESG stratejileri ve çerçeveleri, ekonomik toparlanma ve şirketlerin uzun vadede başarısı için hayati önem taşıyor.

ESG'de iyi performans gösteren şirketlerin genellikle daha az riskli, uzun vadede daha iyi konumlandırılmış ve muhtemelen belirsizliğe daha hazırlıklı olduklarına inanıyoruz.”
Vincent Triesschijn
Direktör, Sürdürülebilir Yatırım, ABN AMRO

Enerji sektörü fırsatları

Sektörlerde hızlı dönüşüm için gerekli piyasa koşullarını yaratmak üzere farklı baskılar biraraya geliyor Enerji sektörü buna en iyi örnektir. Yenilenebilir enerji için yasal destek ve güneş enerjisi, rüzgar ve pil-depolama çözümlerinde giderek azalan baz maliyetin yanı sıra, paydaş güçler dekarbonizasyon ve varlıkların düşük karbonlu alternatiflere yönelik yeniden düzenlenmesi üzerine yoğunlaşıyorlar.

Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, 2040 yılına kadar tüm elektrik arzının yarısından fazlası düşük karbonlu kaynaklardan gelecek2. Taşımacılık ve endüstriyel süreçlerin elektrikle çalışır hale gelmesi için artan talep ve yeşil tahviller ve yeşil krediler yoluyla daha fazla finansman elde etme, bu sektörün dekarbonizasyondan yararlanma fırsatlarının çok daha fazla olacağını gösteriyor.

ESG konularına odaklanan ve kendilerini paydaş kapitalizm gündemine uyarlayan şirketler, her zamanki gibi işe dönmeye çalışanlar üzerinde rekabet avantajı sağlayabilirler.

Bu makale ilk olarak Foresight Climate & Energy'de yayınlandı.

  • Referansları göster#Referansları gizle

    1. “Avrupa Kurtarma Planı.” Avrupa Komisyonu - Avrupa Komisyonu, 9 Şubat 2021, ec.europa.eu/info/strategy/recovery-plan-europe_en.
    2. Iea. “World Energy Outlook 2019 — Analysis.” IEA, 8 Feb. 2021, www.iea.org/reports/world-energy-outlook-2019.

Özet

İklime dayanaklı büyümeye yönelik gündem belirleyen şirketlerin yatırımcılara daha cazip görünme ihtimalleri daha büyük. COVID-19 salgını karbon emisyonunun önemli ölçüde azaltılmasının ve hızlı davranışsal değişimin mümkün olabileceğini kanıtlarken kurumsal yatırımcılar portföylerini daha iyi ESG performansına göre yeniden düzenliyorlar. ESG performansına odaklanmanın COVID-19 sonrası dünyada başarılı olmak için kritik öneme sahip olabileceği çok açık.

Bize ulaşın

Daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçin.