Yapay zekâ (AI) yıllardır geleceğin teknolojisi olarak görülürken, son dönemde günümüzün en çok konuşulan teknoloji trendlerinden biri haline geldi. Yaklaşık olarak 1950’lere dayanan yapay zekâ; bilgisayar teknolojilerindeki hızlı kapasite gelişmeleri, toplumda oluşturulan farkındalık, devamında gelen açık kaynak topluluk çalışmaları ve büyük teknoloji şirketlerinin yatırımlarıyla baş döndürücü bir ivme kazandı.
Yapay zekâ alanındaki hızlı gelişmeler ve değer potansiyeli, şirketlerin bu alandaki yatırım iştahını artırıyor. EY’ın gerçekleştirdiği finansal hizmetler GenAI anketine göre, şirketlerin %99’u yapay zekâyı bir şekilde kullandıklarını fakat beşte birinden fazlası özellikle üretken yapay zekânın kuruluşları üzerindeki potansiyel etkisi konusunda endişeli ve şüpheci olduklarını belirtiyor. Tabii bu şüpheler yatırımların ilerlemesinde bir engel olarak görülmüyor.
Şirketler, rekabet gücü sağlamak için yapay zekânın artık olmazsa olmaz olduğunun farkında. Yine de potansiyel değerin gerçekleştirilmesi için gerekli yapay zekâ yetkinliklerinin kurumsallaşma sürecinde karşılaşılan önemli ve ortak zorluklar olduğunu gözlemliyoruz. Kurum içi yetkinlik eksiklikleri, doğru iş problemini seçme zorluğu, veri eksikliği, kalite problemleri, eski veri teknolojileri altyapısı, iş kaybı endişesiyle gösterilen direnç ve öngörülemeyen riskler öne çıkan zorluklar arasında. Bu alanda geliştirdiğimiz hizmetlerimiz ve sunduğumuz küresel içgörülerle; kurumların katlanarak artan değeri nasıl oluşturabilecekleri, yapay zekâya nasıl güven duyulabileceği ve nasıl olumlu etki yaratılabileceğini aktarmaya çalışıyoruz. Yapay zekâyı kurumsallaştırmak ve potansiyel değeri güvenli bir şekilde oluşturabilmek için sunduğumuz formül beş temel adımdan oluşuyor.
Stratejik yaklaşmak: Yapay zekâ alanında deneysel çalışmalar yapılırken, hayata geçirme veya sürdürmede yaşanan zorluklar nedeniyle değeri ortaya çıkaramama ve hatta çok daha büyük maliyetlere katlanma en sık karşılaştığımız senaryo. AI yatırımlarına stratejik yaklaşarak iş stratejisiyle uyumlu çalışma alanları belirleyen, paralelinde gerekli teknolojik yatırımları yapan ve yetkinlik geliştirme programlarını işleten şirketler bu yarışta öne geçecek.
Etkin bir yönetişim yapısı kurgulamak: Herhangi bir yetkinliği veya teknolojik varlığı kurumsallaştırmanın yolu, etkin bir yönetişim yapısıyla yönetmekten geçiyor. Temel rol ve sorumlulukların, politikaların, karar ve kontrol mekanizmalarının tanımlı olduğu şirketler, AI risklerini yönetme ve uygulamaya girmesi beklenen yasal düzenlemelere uyum konusunda bir adım önde olacak.
Ekosistem oyununu doğru kurmak: Yapay zekâyla katma değerli iş modelleri veya iş çözümleri geliştirmek, teknoloji, yetkinlik ve iş bilgisinin birleşimini gerektiriyor. Tamamını iç kaynaklarla sağlamak, zaten zorlu olan AI yetenek savaşında bir oyuncu olmak ve zaman kaybetmekten öteye gitmiyor. Bu alanda hızlı ilerlemek ve rekabetin dışında kalmamak için ekosistem oyununu doğru kurmak şart.
Teknoloji ve veri alanındaki eksikleri tamamlamak: AI alanında yola çıkıldığında, mevcut veri platformlarının yetersizliği ve mevcut veri kalitesi problemleri en büyük bariyerler olarak karşımıza çıkıyor. Potansiyel değeri gerçekleştirebilmek için altyapı yatırımları ve veri varlıklarının etkin yönetimi konusundaki eksikliklerin hızla tamamlanması da olmazsa olmaz.
İnsan odaklı düşünmek: AI, iş dünyası çalışan profilini ve müşteri beklentilerini değiştiriyor. AI yolculuğunu kurgularken tüm paydaşları geleceğin dünyasına uyum sağlamaları için desteklemek temel başarı kriteri olacak. AI insanı yenmeyecek, fakat AI dünyasına uyum sağlayamayan insanlar ve organizasyonlar mağlup olacak.
*EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Direktörü Fatma Cengiz'in Capital Dergisi için hazırladığı makaleden alınmıştır.
